Bin hüzün çöktü yine, gönlüme akşamla benim..

Bir müddet önce, Çankaya Köşkü’nün Ana Kapısı’ndaki yıldızlar sökülürken, özellikle çağırılan televizyon ve gazeteci taifesinin görüntülerini seyrettik, resimleri gazetelerde gördük. Buraya dair nice hatıraları belki yaşayanlardan değiliz ama, okuyup, duyduğumuz nice hatıra içimizi cız ettirdi. Başkenti İstanbul’a taşısalardı bari. Bu kadar üzülmez, belki mutlu da olurduk. Görüntüler ve resimler o kadar detaylı idi ki, foto muhabirleri ile TV. Kameramanlarının hayli rahat çalışmaları için adeta özen gösterilmiş. Dramatik olmasına da emek sarfedilmiş. Çimenlere serilen 16 pirinç yıldız, hemen arkasında 16 köşeli tarihi ve geleneksel güneş sembolü. Duvarlarda boş kalan çürük diş gibi dubel delikleri. Fona da hüzünlü bir müzik konması eksik kalmış!

Belli ki; Çankaya Köşkü’nün duvarlarından Cumhurbaşkanlığı forsunun sökülmesi olayına bir anlam kazandırılmak istenmiş..Çankaya’nın sonu! Beştepe devrinin başlaması! Bunlar çok manidar ve akıllıca yapılan hareketler. Bunun saray danışmanlarının işi olduğunu anlamak için fazla bir zekâya ihtiyaç yok. Reis çok meşgul, önümüzde seçimler var. Onun aklı fikri 7 Haziranda. Yeni Sarayda hayatın binbir rengi canlılık, resepsiyonlar, yemekler, sanatçı, siyasetçi, yandaş basının mensuplarını ağırlamalar gırla giderken, eski köşkte ibret verici bir üzüntü hakim. Hemen herkesin bildiği bir şiir vardır:

“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın               
Bu toprak bir devrin battığı yerdir..                
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,                   
Bir vatan kalbinin attığı yerdir..

Uyar mı? Bilmem ama, hüzünlü Çankaya Köşkü bana bunu hatırlattı. Kendi kendime dedim ki; “Ne üzülüyorsun be adam! Sökülen armanın daha fiyakalısı çoktan Beştepe’yi donattı bile. Armadan armaya fark var ama…Aslında bu alâmetler, hepimizin bildiği gibi parlamenter sistemin tabutuna çakılan çivileri temsil ediyor. Bir devrin battığı, ötekinin yükselmeye başladığı an!

Gel de şimdi Ferdi Tayfur’un o yanık şarkısını dinleme..Ne diyordu Ferdi Baba: “Yıldızlar da kayar durmaz yerinde,                Solar güzelliğin, kalmaz yüzünde..”

Benim gibi parlamenter rejim inancı olan birine bunu yapmayacaktın usta, yüreğimi söküp kavurdun desem yeridir. Zavallı Çankaya Köşkü, daha şimdiden, suyu çekilmiş bir yel değirmeni veya cami kapısına bırakılmış bir istenmeyen çocuk gibi, mahzun.

Saygılarımla.