Hafta içinde, mecliste yaşanan olaylar sebebiyle kendisinden özür dilemesini isteyen muhalefete Başbakan’ın cevabı yukarıya başlık olarak aldığım şeklinde olmuş. Muhalefet de sanki kendisini yeni tanıyor. Siz hiç onun daha önceki herhangi bir sebep dolayısıyla özür dilediğini duydunuz mu?

Ben de aslında bu günkü yazımda bu ‘özür’ konusunda yazacaktım. Asla benim özür dilemek niyetim yok demiş,

Biliyorsunuz kendisi, bir ayı geçkin zamandır, bu memleketin güzel insanları ‘Eğitim Gönüllüleri’ ne etmedik hakareti bırakmadı. Burada sayacak değilim, siz değerli okurlarım zaten televizyonlardan devamlı dinlediniz. Kendisinin, ‘Hizmet Hareketi’nin fertlerine bir değil birkaç özür borcu var. Ben, iyisi mi size ‘Haşhaşileri’ anlatayım.

HAŞHAŞİLER

‘Büyük Selçuklu Devleti’nde Haşhaşi’ler denilen gözü dönmüş gizli bir örgütün, devlet bünyesini nasıl esir almaya çalıştığını, düşmanlarla işbirliğine gittiğini bildiğimiz, asırlar önceki bir olay.

Tarihçilerin, sırf öldürmek için öldüren diye de tavsif ettikleri bir tür canavar taifesi.

Siyasi kültürümüzde, birini eleştirirken, sık sık İslâm Tarihi’nden olsun, Osmanlı Tarihi’nden olsun, örneklerini görürüz. Edebiyatta ‘Antoloji‘ deniyor bu tarza.

Bir örnek de biz verelim. Numan Kurtulmuş’un, henüz Saadet Partisi Genel Başkanı iken, ‘Harun gibi geldiler, Karun gibi gittiler, firavunlaştılar.’ sözünü örnek olarak verebiliriz.

Milyonların gönlünü yaralayan Haşhaşiliğin, Şiilerin İsmailiye kolundan olması hasebiyle ‘ sapkınlık ‘ iması da; insana, ‘ özrü kabahatinden büyük ‘ dedirtmiyor mu? Bu hakareti edene.

***********

Not: Dershanelerin kapatılma konusu gündeme düştüğünden beri, daha çok insanımızla görüşür oldum. Bir nevi inzivadan çıkış. Ama pişman oldum. Yine kabuğuma çekilmeyi yeğledim. Sebebini izah etmem gerek:

Görüştüğüm mütedeyyin kitlenin, eski Erbakancı dediğimiz Milli Görüşçülerin Saadet Partisi’ne mensup olmayanlarında Cemaat’e karşı müthiş bir öfke ve söylemlerine şahit oldum. Hele hele bunu Mevlit Kandili Gecesi İnönü Mahallesi’ndeki bir Allah evinde, emekli din adamının vaazında dile getirmesi en hafif tabiriyle çirkin bir olay. Kendilerine soruyorum. Bu cemaat sizlere ne kötülük yaptı. Sahi! Aranızda burs veren kaç kişi var? (Hasan Uruktan ve Mehmet Köseoğlu kardeşlerimi ve kendilerinden haberdar olmadığım, burs hayrı yapan diğer kardeşlerimi tenzih ederim)

Saygılarımla.