Geçen hafta bir televizyon programında, Belçika Parlamentosu’nun Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili genç bir hanımı izledim. Kendisi Türk Kökenli ve Müslüman, Mahinur Özdemir. Aydınlık yüzü ve kültürel donanımıyla beni hayran bıraktı. Gurur duydum. TBMM’de, geçen hafta bu kızımızın fikirleri doğrultusunda, partilerin mutabakatı ile başörtü milletvekilliği sorunu aşıldı. CHP’nin milletle adeta barışması gerçekleşti. Dört bayan milletvekili başörtüleriyle meclisteki yerlerini aldılar. Bu olay bana 14 yıl önce TBMM’de yaşanan trajik Merve Kavakçı hadisesini hatırlattı. DSP-MHP-ANAP ortaklığındaki koalisyona giden günlerin başı oluyor bu.

Hafızalarımızı tazelemek açısından, Merve Kavakçı olayının yaşanmasına takaddüm eden günlerde 18 Nisan 1999 Pazar günü yapılan 21. Dönem Milletvekili Seçimlerinin kısaca sonuçlarını önce bir hatırlayalım.

Demokratik Sol Parti             (Bülent Ecevit)           % 22.18          136 M.V.

Milliyetçi Hareket Par            (Devlet Bahçeli)         % 17.97          129 M.V.

Fazilet Partisi                         (Recai Kutan)             % 15.40          111 M.V.

Anavatan Partisi                     (Mesut Yılmaz)          % 13.22          86 M.V.

Doğru Yol Partisi                   (Tansu Çiller)              % 12.01          85 M.V.

Cumhuriyet Halk Partisi        (Deniz Baykal)           % 8.70            Milletvekili çıkaramadı

Ecevit fırtınasının estiği o yıllarda Bülent Ecevit’in partisi DSP birinci parti olmuş. Yılların CHP’sini parlamento dışı bırakmıştı. Meclisin yemin töreni için açıldığı ilk gün, heyecan dorukta idi. 28 Şubat 1997 askeri darbesinin üzerinden henüz 2 yıl geçmiş, askeri vesayetin bütün ağırlığıyla gerek halkın gerek meclisin üstüne karabasan gibi çöktüğü günlerdi. Büyük bir taktik hatası ile Fazilet Partisi İstanbul’da seçilebilir yerden başörtülü bir adayı koymuş ve Merve Kavakçı milletvekili seçilmişti. Ama yetmiyordu. Zinde güçler demokrasiye bir darbeyi de TBMM’inde indirdiler. Merve Kavakçı yemin etmek için beklerken bir kuş gibi titriyordu. Yanında yine FP İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak onu kanatları altına almış, etraftaki saldırganlardan koruyan bir ana kuş gibi idi. TV’nin naklen verdiği TBMM’nin ilk oturumunu insanımız ve tabii ben de dehşetle izliyorduk. Bir şeyler olacağı kaygısıyla. Yay gibi gerilmiş salonda Bülent Ecevit’in gırtlağını paralarcasına şu cümlesi damgayı vurdu.

“Bu kadına haddini bildirin!“

Ecevit’in daha önce ondan hiç işitmediğimiz o kin ve nefret dolu bir ses tonuyla verdiği talimatla birlikte yaşanan bir öfke patlaması.

Gözünü kan bürümüş, nefretten kendinden geçmiş milletvekili güruhunun protestolarıyla zavallı Merve Kavakçı Milletvekili yeminini edemeden salondan Nazlı Ilıcak’ın kollarında kaçar gibi ayrılmak zorunda kaldı. Bu düşmanca çıkışı herkesten beklerdim de Ecevit’ten asla. Halkın “Karaoğlan“ diye bağrına bastığı, CHP’nin taş gibi katı lâiklik anlayışını yumuşatma denemesine girişmiş ilk Sosyal Demokrat lider halkçı Ecevit, nasıl olmuştu da ilk taşı atan kişi olabilmişti bu linç girişiminde.

28 Şubat’ın paşaları Ecevit’in kimyasını bu derece bozabilmişti. Onu bu siyasi linçin baş aktörü haline getirebilmişti. Başlatılan linç kampanyası meclisle de kalmadı. Merve Kavakçı korkunç bir medya kampanyasıyla yargısız infaza da uğradı. Gece yarısı kapısına dayandılar. Çok acıdır ki Çankaya’da oturan bizim patron (Süleyman Demirel) son darbeyi vurdu, günah keçisi haline getirilen zavallı Merve Kavakçı’ya. Ajan Provakatör diye suçluyordu milletin seçip parlamentoya gönderdiği Merve Kavakçı’yı. Apar topar Türk Vatandaşlığından çıkarıldı ve bir lânetli gibi ülkesinden kovuldu.

Şimdi o ilkel ve vahşi linç töreninden 14 yıl sonra, kutsal görevlerini (Hac) takiben bazı AK Parti Milletvekili hanımlar meclise başörtüleriyle girdiler. Sıkıntı olmadı.  Bazı köşe yazarları hafta boyunca, ‘CHP başörtülü milletvekillerine karşı Merve Kavakçı’ya yapılandan daha müthiş eylem yapma hazırlığında’ şeklinde yazılar yazdılar. Bazı ulusalcı CHP Milletvekilleri Kılıçdaroğlu ile görüşüp, rahatsızlıklarını iletmişlerdi. Kanaatime göre Genel Başkan Kılıçdaroğlu ağırlığını koyarak hem demokrat kimliğini ortaya koydu, hem de CHP içindeki bazı ulusalcı milletvekillerine dur diyerek üstünlük sağladı CHP meclis gurubunda.

Kamuda başörtüsü serbestîsine CHP bildiğim kadarıyla tepkisiz kalmıştı. Ama umuyorum ki, o eşik de aşılacaktır. Derken; CHP’li Milletvekilinden ağır sözler gecikmedi…

CHP İZMİR Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Birgül Ayman Güler, Menemen’de partililerle yaptığı konuşmada, TBMM’ye Milletvekillerinin başörtüsü ile girmesi konusunda sert açıklamalar yaptı. ”31 Ekim günü mecliste tarihi bir gün yaşadık. Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti için, ne yazık ki en kara günlerden biri oldu. Kadınların özgürlükleri bir adım daha ileri gitmedi. Türkiye’nin demokrasisi çiçekler açmadı. Mecliste doğrudan doğruya din devletinin temeli hepimizin gözü önünde atıldı“ ve daha neler neler dedi. Görüyorsunuz saygıdeğer okurlarım, bu bayan milletvekili partisi ılımlı davranışlar sergilerken neler diyor. Sizce partisine zarar vermiyor mu?

Saygılarımla