(Gerçek bir hayat hikâyesi)

OKUMADAN GEÇME!

Size yaşanmış bir hayat hikâyesini ve içindeki aşk kurbanından bahsetmek istiyorum.  Yıllar yıllar önceydi çok sevdi kendisinden 6 yaş küçük olan ve yakın arkadaşının kız kardeşini.

Küçük kasabada parmakla gösterilen, büyüklerine saygılı,  sabah namazını camide kılan, ailesi ve etrafı tarafından el üstünde tutulan, sevilen bir delikanlının hikâyesidir.

 Yıllar yılları aşmış ve sevgililer lise zamanından sonra evlenme yaşına gelmişler.  Ancak kızın annesi başka hayalleri olduğu için delikanlıyı istememiş. Kız delikanlıyı o kadar çok seviyormuş ki annesinin bunca ısrarına rağmen evlenme teklifini kabul etmiş delikanlının.  Hatta delikanlının arkadaşı, kardeşine olan bu derece ciddi hislerle bağlı arkadaşına ve dolayısıyla kardeşine onların yanında olduğunu defalarca söylemiş ve hissettirmiş.

Aylar ayları kovalamış, kız istemeler, sözler, nişanlar ve düğün derken her şey kızımızın annesinin isteği doğrultusunda yapılmıştı. Delikanlının ailesinin tek isteği ilk göz ağrı oğullarının mutluluğuydu. Bu süreç içinde kızımızın üniversite ve bitiminde de ofisinin tüm masraflarını delikanlının şimdilerde rahmetli babası üstlenmişti. Çünkü okuyan her çocuk o aile için önemliydi ki bu evlerinin yeni evladı olacak kişi ise hiçbir masrafın lafı dahi olmazdı.

Oysa bu uzun süreç içerisinde;  kız istemede, nişanda hatta düğünde de olan kargaşalar, delikanlının ailesini utandırsa da birbirlerinin ayarında olmadıklarını anlasalar da ah o oğullarını mutlu görmek arzusu yok mu her şeyin önüne geçmişti. Kızımızın annesi kendi mutsuzluğunu, ailesinde olan çekişmeleri ve o ailede delikanlı ve kızın tek destekçisi olan oğlunun dahi yurt dışına kaçmasına neden olan maalesef kendi ailesinde de horlanan, şiddet gören ve mutsuz bir kadının kızına da aynı kaderi yaşatma isteğinden başka bir şey değildi, yaşananlar.  

Kızımız iyi bir üniversite bitirmiş ve okumuş olmasına rağmen annesinin etkisinde kalıyor, ailesinin gözbebeği delikanlı dahi ailesine sert tepkiler veren ve saygısızlaşan biri haline dönüşmekten kendini kurtaramıyordu.

Bu süreç içerisinde farkında olmadan delikanlımızda sevdiği kadın da annesinin etkisinde kalmaya başlamıştı. Artık çevresinde saygı duyulan değil ailesine sert tepkiler veren,  babasıyla zaman zaman atışan hatta babasının ona teslim ettiği dükkânı aralıklarla bırakarak karısıyla tatillere giden ve her dönüşte de annesine ve kardeşlerine ağza alınmayacak şeyler söyleyen bir adam haline gelmişti.

Nasıl oldu neler oldu da,  sabah namazlarını camide kılan, ailesinde sevgi saygı ile büyüyen babasının bakışından korkan,  babasına ve dahi ailesine saygı gösteren, sadece ailenin değil, o şehirde onu tanıyanların kıyamadığı o evlat bu hale gelmişti!

Yaklaşık iki yılsonunda bir evlatları olmuş. Gün içinde babaanneye bırakılan evlat akşam mesai sonrası birlikte yemek yendikten sonra alınıyordu. Bu uzun zaman böyle sürüp gitti.

Delikanlımız, evliliklerinin dördüncü yılında sonra eşinin  işi dolayısı ile çok uzak bir şehre gitmek zorunda kalmışlardı. Ya benimle gelirsin ya ailenle kalırsın diyen eşine karşılık elbette ki eşini yani kendi ailesini seçmişti.

Kızları 4 ya da 5 yaşlarındaydı bu seferde delikanlı ailesinden uzakta olduğu için sıkıntıya düşmüş, onları özlemeye, eşinin ofisinde babasının ona verdiği yetki gibi yetki almaya başlasa da bu onu daha da derine sokmuştu.

Asıl sorun kendisinin lise eşinin üniversite mezunu olması ve arada bunun da ona hissettirilmesiydi. Bu sorunlar delikanlının sigara ve keyifle içtiği içkiyi artık bağımlılık derecesinde içmesine neden olmuştu. Oysa delikanlının üniversite dönemi arkadaşının seksenlerdeki öğrenci olaylarından dolayı sekteye uğramış, arkadaşının yemek kuyruğunda öldürülmesinden dolayı okulunu bırakmak durumunda kalmıştı. Ancak gün sonunda o lise eşi üniversiteliydi.

Sorun ettikçe içti, içtikçe sorunu sözlü şiddete dönüştürdü derken daha derine gömülmeye başlamıştı.

Eşi ailenin yanına git istersen onlarla hasret gider yine gelirsin dediğinde, doğru bir karar gibi görünse de eşi arkasından boşanma davası açmış ve artık onunla yaşamak istemediğini söylemişti. Aslında ailesi üzülse de çocuklarının elden gitmesine de seyirci kalmak istemiyordu. Derken birileri araya girdi ve çocuk tekrar eşinin şehrine döndükten üç ay sonra evin babası ansızın bir gece uykusunda vefat etmişti.

Acı haber tez duyulur derler ya işte öyle dönüp hemen bir gün içinde baba evine geldiler.  Acı olaydan kısa süre sonra delikanlı şuursuzca ailesine iyice hükmeder olmuş, içtikçe anneye ve kardeşlere sözle zulüm etmeye başlamıştı. Üstelik babadan kalan mirası da keyfince dağıtmaya başlamıştı.

Acılar tam hafiflememişti ki kızımız tekrar boşanma davası açmıştı. Boşanma gururla gerçekleşmiş, kısa süre sonra kızımızın başka biriyle evlendiği haberi duyulmuştu.

Bundan sonra yaklaşık 40 yıl heba edilen ve kime ne kötülük yapmışsa ilahi adaletin işlediği uzun bir hayat yolculuğu başlamıştı delikanlımızın. Artık 40 yıl boyu kendini bir odaya kapatmış, nişanını, düğününü, kızının yaş günü kasetlerini yıllarca izleye izleye kendini daha da karanlığa gömerek artık içkinin de iyice bağımlısı haline gelmişti.  Giderek daha büyük karanlığa giren delikanlımız kendi evini de satmak zorunda kalıp annesinin yanına sığınmak durumunda kaldı.

Günümüze kadar sığındığı anneye bile, evliliğinin ilk yıllarında eziyet eden delikanlımız, maalesef ki o parmakla gösterilen delikanlıdan eser kalmadığı gibi, içkinin ve kompleksin esiri haline gelen ve onlarca yıl bir odada yaşamını devam ettiren ve de onu umursamayan ki haklıdır da kendi hayatına yön vermiş eski eşin ruhuyla nereye kadar yaşanabilirdi ki!

Artık ilahi adalet de işlese, aklı da başına gelse, pişmanlıkları da olsa koca bir ömür boşa geçmiş ve kendini hayatın dibine gömerek artık yatalak hale gelmişti.  Yüreğini defalarca kırdığı o annenin artık şefkatine ve ilgisine ihtiyacı vardı…

Bir ömür; unutulmaz aşka, hayatı yanlış okumaya ve yalnız yaşlanmaya değer miydi? Bu da siz okurların takdirine kalsın…

Sağlık ve aşkla…

Sessiz olun Kendinizden başkasını bu kadar çok Sevmeyin hak etmeyen değer bulmadığınız hiçbir yerde durmayın sizi sevenlerle sizi kullananlar arasındaki farkı Fark edin ve en önemlisi aile denilen güzel kavraman lütfen Yürekten ve dürüst ve samimiyet ve sahip çıkın sevgi ile Sağlıcakla kalın