CHP’ye samimi bir eleştiri
Kelimenin önce ansiklopedik karşılığına bakalım, sonra da bizim demek istediklerimizi yazarız:
Fransızca kökenli aristokrat kelimesi Türkçede; soylu, soylu yanlısı gibi anlamlara karşılık gelir. Bu sıfat, ya da daha doğrusu statü köleci ve feodal dönemde soylu sınıfı ifade etmek için kullanılıyorken, günümüz kapitalist toplumunda burjuva sınıf için kullanmaya başlanmıştır.
Günümüzde sosyal konumuna, kültürel, entelektüel konumuna bakarak kendini aristokrat olarak tanımlayan kimseler vardır. Feodal dönemde soylu bir aileden gelmeyen kimsenin kendini aristokrat olarak tanımlaması mümkün değilken bugün durum öyle değildir. Aristokrat tanımı hangi aileye dayandığından emin olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.
Yazımıza gelirsek…
Gölcük, sonbaharın hüznünü yaşıyor. Kuruyup dökülen yapraklar, hafif rüzgârın etkisiyle hışırdayarak uçuşuyor. Tam parka oturup şiir yazılacak, beste yapılacak bir tabiat güzelliği hakim. Hâl böyle iken, ben gidip bir aristokrata tosladım.
Bende inanılmaz derecede Doktor Mustabey hayranlığı vardır, taa gençliğimden beri. O’nun yokluk dönemlerde Ödemiş’e olan kalıcı hizmetleri o kadar takdire şayandır ki; oğlu Rahmetli Kaya Bengisu ağabeyimizin yazdığı babasını anlatan “KOCA DOKTOR” isimli kitabını Gölcük komşum Hüsnü Yanbastı’dan okuyunca, kitaptaki ilginç anekdotları bölümler halinde gazetemizin “Yerel Güç Web Sitesi” ndeki köşemde, hemşerilerime aktarırım düşüncesiyle bu kitabı edinmenin şart olduğuna karar verdim. İnternetteki kitap pazarlama sitelerinde maalesef bulamadım. Kitapta yayınlayan kitapevi hatta basılan matbaanın adı dahi yoktu. Gölcük’te öğle vakti namaza giderken, Bengisu’ların geniş bahçeli evlerinde, kadınlı erkekli bir gurubun oturduğunu fark ettim. Dönüşte, bisikletimi onların duvarına dayayıp, ahşap kapıya yüklendim, kilitliydi. Parmaklıklı kapının boşluklarından, bütün kibarlığımla, birkaç dakikanızı alabilir miyim? Diye seslendim. Şezlongdaki kıvırcık kır saçlı yaşı bize yakın bir bey istifini bozmadan konuşmayı sürdürdü. Cüzdanımdan kartımı çıkarıp gösterince lûtfedip yerinden kalkarak, ben kapının dışında yolda, kendisi kitli kapının bahçe kısmında söyleşiye başladık. Meramımı anlattım, kitabın kendilerinde olmadığını, Ödemiş Kent Müzesinden temin edebileceğimi ifade ettiler. Sözü Bekir Beye (Keskin) getirip, kendisinin okul arkadaşı olduğunu öğrendim, ODTÜ’den mi? Soruma Bornova Anadolu Lisesi dedi. Kendisi diş hekimi imiş, Üniversiteden emekli olmuş. Doktor Mustabey’in büyük oğlu Sami Bey babası imiş. Kendi ismini bağışlamadı. Bahçe kapısının içeriden kilidini açmadan hayli süren konuşmanın sonunda, müsaadenizle deyip ayrıldım. Canım sıkılmıştı, Beyefendinin davranış tarzından. Yaşımıza, kibarlığımıza hürmeten (yoo. Hürmet hep bizdendir) kapıyı açıp elimizi sıkmak lûtfunda da bulunmadı. Ben bisikletime atlayıp evin yolunu tuttum, eve gelesiye kafamda bu yazıyı yazmıştım bile.
Aristokratların proleterya gördükleri halk insanlarından çok CHP. li dostum, akrabalarım, arkadaşlarım var. Karşılaştığım Beyefendinin mesafeli davranışı canımı çok sıktı, farklı düşüncelere daldım. Senin deden bizim Bengisu Mahallesi’nin kuzeyindeki Mursallı’dan. Sizler Elize Saray’ından gelmiş değilsiniz. Doktor Mustabey, gerek büyüklerimden dinlediklerimden, gerekse kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla gayet mütevazı halk adamı imiş. Bizler gibi toplumun çok büyük bir kesimini oluşturan orta direk halktan CHP. li dostlarıma hep şaşmışımdır. Çok ekalliyette olmalarına rağmen CHP. deki bu aristokratik yapı ve kişiler, halktan öylesine kopukturlar ki, bizim garibanlar neden bunların arkasından gider diye hep hayıflanmışımdır. Bekir Keskin’in tekrar seçilememesinin sebebini CHP. li arkadaşlarım, halkın içine karışmamasından kaynaklandığını söylüyorlar. Uzun yıllar önce ortanın solu icat edilince bu zihniyet, “Halka inmek” gibi bir söylemle insanımızı ne kadar incitmişlerdi onu hatırladım. Oysa, tevazu ve alçak gönüllülük ne kadar güzel bir haslet.
Birkaç isim vermek gerekirse; Neccar Türkcan Ağabey, Nuri Çakır, Teyze oğlu Mehmet Simitli, Nuri Erdal, Cumhur Şener ve daha ismini buraya alamadığım nice CHP. li dost için canım feda.
İşte saygıdeğer okurlarım.. CHP. nin açmazı burada. Maalesef Türkiye için ümit olamamaları, 1930’lardan kalan bu tepeden bakışı halâ üzerlerinden atamayışlarındandır. Ülkem ve insanım için çok üzülüyorum. Bunların bir türlü alternatif iktidar ümidi olamamalarına.
Saygılarımla.