Saygıdeğer okurlarım. Bugünlerde yazı yazmak çok zor. Özellikle iktidar aleyhine, hele hele Beştepe sakinine bulaşmak, onu tenkit etmek yanlışlarını ifade etmek, yürek ister. Hadi, kendimden geçtim; en az 10 ailenin ekmek kapısı olan gazetemi de yakmak var işin ucunda. Ama bu bir demokrasi mücadelesi. Biraz düşünebilen bir insan bu günlerin ekmek kadar, su kadar özgürlüğe giden yol olduğunu idrak etmelidir. Bu ülke AKP. iktidarından kurtarılmalıdır. Tabii ki; demokrasinin kuralları içerisinde. Bunun yalnız sandıkla sınırlı kalmadığı düşüncesindeyim. Elbette bu millet geçmişte pek çok örneği olduğu gibi 7 Haziran seçimlerinde üzerine düşen görevi yerine getirecektir.

Ben başka faktörlerin de, bu demokrasi mücadelesinde devrede olması gerektiği inancındayım. Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu, RTÜK. vb.

SEÇİM BARAJI:

12 Eylül darbe ürünü 1982 Anayasası ile konulan antidemokratik % 10 luk seçim barajının, HDP. nin barajı aşamaması durumunda olacaklardan yukarıda bahsettiğim Anayasal Kurumlar sorumlu olmayacaklar mıdır. Benimki bir tahmin yürütme, şahsi kanaat değil, HDP. nin yetkili kişileri olabilecekleri fütursuzca her ortamda dile getiriyorlar. Ilımlı Kürt aydınlarından yazar Ümit Fırat, televizyonlarda, HDP. Yöneticilerine seslenerek % 10 seçim barajından bahsetmeyin, bunu yok sayın diyebilmektedir.

Seçim Barajının düşürülmesi için daha geçtiğimiz yıl muhalefet partilerince Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edildi. Maalesef kabul görmedi. Yine muhalefetçe ayni gaye için Yüksek Seçim Kurulu (YSK) na başvuruldu. Ret cevabı alındı. Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Seçim Kurulu eğer bu millet adına görev yapıyorlarsa (ki; şüphemiz yok) ellerindeki bütün işi bırakıp bu konu üzerine odaklanmalıdırlar. Mevzubahis olan bu ülkenin huzuru ve selâmetidir.

Tarhan Erdem’i bilirsiniz. Tarafsız ve objektif görüşlerini engin siyasi tecrübesiyle korkmadan dile getiren bir yazar kendisi. Hafta içindeki makalesinden kısa bir bölümü, yazımın konusu ile irtibatlı olduğu için aşağıya alıyorum.

“ Dokuz aydır Sayın Erdoğan, kutuplaşmış bir ülkede, iktidar partisi lideri gibi bile değil, seçimlerde çok az milletvekili çıkarabilecek bir partinin lideri gibi sorumsuzca konuşmakta ve davranmakta; devletin muhasebe nizamına uymamakta; harcamalarında devlet geleneğine, bütçeye saygı göstermemektedir.

Ey siyasal partilerimiz! Anayasa’mızın ve seçim kanunlarının, Cumhurbaşkanı’nın seçim çalışması yapmasına izin verdiğini mi sanıyorsunuz? Sanmıyorsanız, niye kendisinin il il dolaşarak yaptığı AKP. propagandasının somut örneklerini ilçe seçim kurullarından başlayıp, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) na kadar iletip şikâyet etmiyorsunuz? Bu başvurunun nasıl yapılacağı kanunun 110-132’nci maddelerinde yazıyor, farkında değil misiniz?”

BİR DE TRT MESELESİ VAR..

Yapılan bir araştırmaya göre, TRT. Seçim çalışmalarının başladığı günden bu güne kadar yayınlarında tüm siyasi partilerin toplamının 8 katı AKP. ye yer vermiş. RTÜK. (Radyo Televizyon Üst Kurulu) yöneticileri bunun hesabını vermeyecekler mi sanıyorsunuz? Vatandaş olarak kullandığımız elektrik faturalarında % 2 TRT. için ek ödeme yapıyoruz. Ülkedeki belki 50 milyonun üzerindeki abone bu ödemeyi zorunlu yapıyor. Eee. TRT. ne yapıyor? İktidar borazanlığı.

Son sözüm, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na! Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’daki tarafsızlık ilkesini defalarca ihlâl etmiş olması, Yüce Mahkemeyi hiç mi rahatsız etmiyor? Erdoğan’ın ve iktidarın sopası haline gelen Sulh Ceza hakimlikleri konusundaki başvurular, nice hukuksuz uygulamaları görülmüşken kanunun iptali neden bekletiliyor. Anayasa Mahkemesi ne gün için var?

Bülent Arınç yeni açıkladı. Türkiye’deki 10 önemli kurumda halkın güveni açıklamasında Hukuk, Adalet % 20. Çok yazık.

Yüksek Mahkemelerin hakimlerinin geldikleri bu onurlu mevkiler için kazandıkları itibarın gerektirdiği bazı hususlar var. Elbette bu sayın hakimler bunun idrakindedirler.

Mahkemelerde bir hakim verilen karar öncesi ne diyor: “Yüce Türk Milleti Adına” İşte o yüce milletin de kendilerinden beklediği; ülkemizde hukuk ve adaletin tam olarak işlemesi.

Hukuk Devletinin tesisi, Anayasa Mahkemesi ve HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) nun elinde. Mensup oldukları bu asil millete borçları var, esirgemesinler. 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi sonrası kurulan ve Demokrat Partilileri Yassıada’da yargılayan “Yüksek Adalet Divanı” nın yıllar sonra, hiç de iyi anılmayan durumları ibret almak için yeterlidir.

Biz millet olarak, vatandaş olarak Ankara’da hakimler var demek istiyoruz.

Saygılarımla.