Saygıdeğer okurlarım! Nasıl olur dediğinizi duyar gibiyim, anlatayım…

Başbakan A. Davutoğlu’nun seçim gecesi yaptığı konuşmayı dinlemişsinizdir. Bu konuşmada üç kez saray’a güzelleme-selâm- mesaj ne derseniz, yeni hükümet için adresin kendileri olduğunu kestirmek zor değil. Şimdi sırayla bazı ihtimalleri sıralayalım:

-Başbakan’ın istifası ile hükümeti yeniden kurma görevi kendisine verilerek bu yol açılacak. Hükümet programının mecliste okunup oylanmasına sıra gelince, oturuma iştirak eden milletvekillerinin bir fazla evet oyu vermesi ile hükümet güven oyu alacaktır. Halkımızda yanlış bir görüş var: 276 oyunun hükümet kurmada gerekliliği yok. Aksine 276 oy hükümeti düşürmek için gerekli. Yeni Hükümet için ilk oylamada, muhalefete mensup 20-25 milletvekilinin oylamaya katılmaması ile AKP. sonuç alacaktır. Ve azınlık hükümeti olarak göreve başlayacaktır.

- Çözüm süreci denilerek HDP. ile anlaşılıp, dışarıdan desteği sağlanarak yine bir azınlık hükümeti mümkün.

– Çok az bir ihtimal olmak kaydıyla; AKP. Herhangi bir koalisyon imkânı bulamazsa; en kısa zamanda üç muhalefet partisi, başta yolsuzluk dosyalarının yeniden açılması olmak üzere seçim meydanlarında halka verilen sözler dairesinde asgari müştereklerde anlaşılıp (1-2 yıl gibi bir süreyi ihtiva eden, kısa ömürlü bir koalisyonu müteakip erken seçime gidilebilir. Bu konuda da beni ümitsizliğe düşüren, hemen seçim gecesi Devlet Bahçeli’nin; AKP-CHP-HDP ortaklığıyla bir koalisyonu işaret ederek, biz de ana muhalefet partisi görevini üstleniriz demesidir. Sayın Bahçeli, halka verdiğin sözler ne olacak? Sesi kısılırcasına 17/25 Aralık’ı hep hatırlatarak oyunu % 3 arttırmasını sağlayan, Türk milliyetçileri oylarını bu ümitle partisine vermediler mi? Bir siyasi partinin amacı nedir ? İktidar için, seçimde başarılı olup ülke yönetimine talip olmak değil midir? Yıllardır bir aşama sağlayamadıkları ve partide gençleştirmeye önem vermedikleri için, geçmişte Mehmet Bayındır gibi idealist milliyetçi bir delikanlıyı değerlendirmeyip AKP. DE telef olmasına sebebiyet verdikleri için, dünkü ırkçı kürt partisi milletvekili sayısı olarak kendilerini yakaladı. Türk Milliyetçiliğini temsil eden bir partinin 550 kişilik mecliste 82 üye ile temsili acıdır, ayıptır. İstifasını verip, Ankara’daki Anadolu Kulübüne üye olarak yaşıtlarıyla bezik oynamalıdır. Ayni şeyi Kılıçdaroğlu için de söyleyeceğim. CHP. Genel Başkanı olarak bu seçimlere Sevil Sayek Böke ile girdiğini bir düşünelim; sonuç nasıl olurdu? CHP. lilerin ve oyumu nereye vermeliyim diye kıvır kıvır kıvranan halkımızın teveccühü nasıl olurdu dersiniz? En az yüzde 4-5 oranında beyaz yakalı CHP. liler ve onların çocukları gidip HDP. ye oy verdiler. Tabii onların çocukları, kardeşleri güneydoğuya gidip askerlik yapmadılar. HDP. nin PKK. olduğunu meclis açılınca isim değiştirme işleminde anlayacaklar, ayrıca onların yakınları şehit olup al bayraklara sarılı tabutlar içinde gelmediler. Onlar, zengin enteller bu acıları bilmezler, bilselerdi HDP. ye oy vermezlerdi. Lâfa gelince Atatürk’ün partisi söylemiyle ülke insanına hiç ümit olmadılar. Selâhattin Demirtaş seçim gecesi konuşmasında bir iki ıvır zıvır dernek isminin yanında seçim propaganda ve destek (tabii başta para olmak üzere, muhafazakâr Kürtlerin de HDP. ye oy vermesini her yolu deneyerek oyların burada toplanmasını sağlayan PKK. ya teşekkür etmedi mi?)

Konuyu toparlarsak üç muhalefet partisi (daha doğrusu CHP ve MHP) halka  verdikleri sözü yerine getirecek adımları atmadıkları takdirde ikisi de daha yakın  zamanda % 10 barajının altında kaldıklarını unutmasınlar. hatta DYP. gibi ANAP. gibi silinip gitmek de var işin sonunda. Bu millet hesap sorulmasını istiyor arkadaş! Başka yolu yok…