Akıl dedim de aklıma geldi, ne demektir akıl? Bir adamın mayasında olup da, gerektiği zaman kendini gösteren, o kişiye doğru şeyler yaptıran, gözle görülmeyen, elle tutulamayan bir şeydir.
Peki bir adamda aklın var mı, yok mu olduğu nasıl anlaşılır? Çok basit bir örnekle açıklayalım: Eğer bir adam havaya taş atıp, bakalım ne olacak, diye altında dikeliyorsa, akıl dediğimiz şey onda yoktur. Bunu yapmıyorsa bu testten olumlu puan almıştır, başka testler de denemek gerekir.
Bizde bulunmadığı için bilemeyiz, dünyada akıllı adamlar vardır. Bunlara akıllı uslu adam anlamında Âkil adamlar denir. Örneğin eski Finlandiya Cumhurbaşkanı olan Marti Ahtisaari bu âkil adamlardandır. O denli âkildir ki, buralara şenliktir; yani akıl küpüdür. Bu adam hiçbir zaman göve taş atıp altına dikelmemiştir. Göve taşı atmasına atmıştır, huyudur, ama “Bakalım ne olacak?” merakını gidermek için taşın altına, hep başkasını sürmüştür. Yani o denli âkildir.
Nurlar içinde yatsın Aziz Nesin, % 60’lık oran terennüm edince, üstüne harlamışlardı. Gerçekten nerden bulmuştu acaba o % 40 âkil adamı.
Gerçi % 60 aptal oranına harlayanların düşüncesi farklı ama, bu gün onların da ayakları suya ermiştir; ülkenin sorunlarını çözsün, diye diyar-ı küffar menşeli  akıllı adam arayışımızdan.
                                                                                       …
Peki bu, bizde olmayan âkil adamlar başka ne gibi akıllılıklar gösterirler? Örnekleyelim:
-                                           -Kalem ve cetvel kullanmada çok çok ustadırlar. Hemen gelir cetveli yatırır, bütünüyle uğraşması zor olsa gerek, arazileri ikiye, üçe, beşe ayırıp en düzgün sınırları çizerler.  
-                                           -Bir memlekette üretim onda bire düştü, işsizlik dayanılmaz boyutlara çıktı diyelim;  yine gelirler, daha az üretmenin, hatta hiç üretmeden sırt üstü yatmanın erdemlerini  anlatırlar.
-                                           -İyileri damlara tıkıp, kötüleri kucakta gezdirdiğimizi görünce “Oh oh oh” diye keyifle destek verirler.
-                                           -Açlık sınırının altında gelirle yaşayan insanların her geçen gün çoğaldığını duyunca da gelirler; çok yemenin fazla kilo yaptığını, sağlıksız olduğunu, aksinin sağlıklı olduğunu bize en makul ve mantıklı biçimde anlatsınlar.  
-                                           -Ülkenin doğası, yer altı ve yerüstü zenginlikleri telef mi edildi; gelirler, sırtımızı sıvazlar; üstelik hayır duamızı da alır giderler.
-                                            -GDO’lu ürünler çanımıza ot tıkadı; “Oh oh şifa niyetine.”
-                                           -İşsiz bir kesim kapkaççı mı olmuş, “Peşinden koşuyorsun, spordur, yararlıdır” diye iyiye yorar, inandırırlar.
-                                              -Terörmüş, ülke parçalanıyormuş; âkil adamlar, bölünüp parçalanmanın ne büyük bir mutluluk olduğuna bile inandırırlar.
-                                           Vb. vb.
Âkil adamlar ya! Başımıza ne melanet gelse; “Oh oh oh! Pek güzel oldu.” yu yapıştırırlar.
Artık biz de akıllı taklidi yapa yapa ortalıkta dolaşırız; derken bir ses duyulur:
-Küüüüttt!!!
Seni gidi âkil Ahtisaari, iteledi yine birini taşın altına.
                                                                                …
Ne diyelim “Akıl akıl gel …” yok yok öyle değildi, “Akıl akıl Fincancı Katırları’nı ürkütmeden istediğin yere takıl!”