Cumanız mübarek,gününüz aydın,kazançlarınız bereketli,vücutlarınız sağlık ve afiyette olsun sevgili okurlarım.

Bizleri yoktan yaratan Yüce Allah’ın bizlere vermiş olduğu bu hayat O’nun takdir ettiği zaman geldiğinde sona erecek, sahip olduğumuz; düşünme, akıl etme, hatırlama gibi melekeler bir gün fonksiyonlarını yitirecek ve her birimiz ölüm denen bu gerçekle yüzleşeceğiz.

 Ölüm, yok olmak, kaybolmak değildir. Ölüm, insanın bir âlemden diğerine intikal etmesidir. Bu anlamda ruh, bâkîdir, yok olmaz. Her canlı varlık için ölüm kaçınılmaz bir gerçektir. Nitekim ayet-i kerimede Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tamamen verilecektir.”

Bizler için asıl hayat, öldükten sonra başlayacak ve dünya hayatında yaptıklarımızın karşılığını eksiksiz olarak ahirette alacağız. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.  Sevgili Peygamberimiz bizlere bu konuda şu uyarıyı yapmaktadır: "Ölüp de pişman olmayan yoktur; mutlaka herkes pişmanlık duyar: Muhsin (İyi yolda) olan hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur. Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur."               

Kişi bu dünyadaki kısacık hayatını yaşarken sonsuz hayat olan ahiretini mahvetmemeli, dünyayı ahiretin tarlası gibi kullanabilmelidir. Çünkü dünya hayatı ahiret hayatının yanında bir gün ya da daha kısa bir zaman dilimini içermektedir. Ahirette “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter” denilecek ve böylece hesaba çekilecektir. Kişi her yaptığının hesabını mutlaka verecektir.

Dünyada yaptığı her amelin, ahirette mutlaka -mükafat veya ceza olarak- karşılığı olacağına inanan bir kimse, yaptıklarına dikkat edecek; kötü davranışlarına pişman olacak ve iyi davranışlara yönelerek, dünyada huzurlu ve mutlu yaşayacaktır.

Ölümü ve ahireti sürekli hatırında tutan insan, elindeki varlığın geçici olduğunu da bilecektir. Sahip olduğu dünya servetini,  kendisi ve diğer insanların huzuru için kullanacak ve bunun kendisi için ebedi mutluluk vesilesi olduğunu unutmayacaktır.

Ahirete inanmayan kimselerde yok olup gitme duygusu, insanın ruh dünyasında büyük bunalımlara sebep olmaktadır. Halbuki, ölümü sonsuz hayata açılan bir kapı olarak bilen bir mü'min; dünyada ne kadar maddi sıkıntı çekerse çeksin  yaşama sevincini asla kaybetmeyecektir. Üstelik bu sıkıntılara sabrettikçe, ahiretteki mükafatının daha da artacağını düşünerek huzur ve neşe içinde olacaktır.

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”