Seçim öncesi, kamuoyu araştırmaları yasak olduğu için, çeşitli çevrelerin sonuç hakkındaki tahminlerini öğrenememiştik. Fakat ortaya çıkan tablo başta beni ve herkesi şaşırttı. AKP’lilerin bile beklemedikleri bir sonuç ortaya çıktı. Şehirlerimize ve ülkemize hayırlı olsun.

Beni şaşırtan, sonuçtan ziyade Başbakan’ın gece yarısı yaptığı dördüncü balkon konuşması oldu. Bu ne şiddet, kin ve hınç? Son zamanlarda baş gösteren hadiseler ve iktidarın özgürlükleri kısıtlayan davranışlarına antidemokratik ve hukuk dışı, yenilerinin ekleneceği görülüyor.

Hatırlanacağı gibi önce kitleler tek tek ‘devlet düşmanı’, ‘vatan haini’ gibi aşağılık ithamlarla zan altında bırakıldı. Kendi dışındaki her zümreyi hain olarak niteledi ve gereğini yapmak için eylem plânı hazırladı. Pazar gecesi de bu plânını hayata geçireceğini açıkça ifade etti. Sözleri, bana 1950 önceki yılların, ceberrut tek parti devletini hatırlattı. Siyasetin dili zehir zemberek bir hale dönüştü. Kirli sözlerle kalpler zehirlendi, vicdanlar yaralandı. Bir tarafta, kemikleşmiş partici (partizan) zihniyet topluluğu, diğer tarafta çok parçalı ve kimlikli kitleler. Bu durum ülkenin başına ilk defa geliyor. Ne Menderes, ne Demirel, ne Ecevit bu yola tevessül etmişlerdi.

Demokratlar, liberaller, solcular, sağcılar, milli görüşçüler… Toplumun neredeyse bütün kesimleri, kendisini iktidarın başı tarafından azarlanmış, aşağılanmış, dövülmüş, sövülmüş hissediyor.

Bu mağdur ve mazlum guruplara bir de ‘paralel yapı’ yalanı ile zan altında bırakılan ‘camia’da eklendi. Gün geçmiyor ki; ‘İslâmcı’ olduğunu iddia eden siyasiler ve paralı askerleri kalemşörler düzeysiz, hakaretamiz, çirkin iftiralarla, bile bile yalanlarına devam ediyorlar. Bu seçim sonuçları ile bunların artarak devam edeceğini düşünüyorum ve ülkem insanı adına endişeleniyorum. İktidar şehvetiyle uydurulan bu korkunç yalanlar, maşeri vicdanda makes bulacaktır kuşkusuz. Öbür âlemde yakalarında bu masum insanların ellerini göreceklerdir.

Bu zehirli bir dille yapılan siyaset sürdürülemez. Tıpkı baskıyla ülke yönetilemeyeceği, hukuktan ayrılmamak gibi. Aşağıda, tarihten hukuka dair bir örnek okuyacaksınız. Yorumu size bırakıyorum saygıdeğer okurlarım…

BERLİN’ de  HAKİMLER  VAR!.

Prusya Kralı 2. Frederick, Postdam ormanlarında gezinirken, kendisine saray yaptırmak için, bir arazi beğenir. Lâkin bu arazi, bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepenin üstündedir. Değirmeni de satın alıp arazisine eklemek ister. Bu maksatla, değirmen sahibi ‘Sans Souci’ ye yüklü miktarda para teklif eder. Ama değirmenci kabul etmez, fiyatı daha da arttırır, teklifini yineler, ama değirmenci asla kabul etmez. Bunun üzerine Kral Frederck; ‘ Ben bu ülkenin kralıyım, zorla alırım’ der. Bu tehdit karşısında değirmenci Alman Hukukunun mottosu (düstur, vecize. Özdeyiş) olacak sözü eder:

‘Berlin’de Hâkimler Var!‘

Olayın enteresan yanı; Hukuk alanında inkılaplar yapan bir krala söylenmesidir. Bunun üzerine kral; hukukun üstünlüğünü kabul edip, değirmene dokunmaz.

Evet, ‘Berlin’de Hâkimlerin Varlığı Kriteri’ Avrupa’da zulmü caydırıcı, Adaleti çağrıştırıcı bir slogan halindedir. Bilindiği gibi bizde de ‘Yukarıda Allah var’ ve Osmanlı Döneminde Padişahların, Cuma günleri Saray’dan çıkıp Cami’ye giderken yolun iki tarafına sıralanmış halkın; gururlanma Padişahım, senden büyük Allah var!’ sözleri de Türk Milletine özgü, adaleti çağrıştırıcı, haksızlığın karşılıksız kalmayacağını vurgulayıcı ibretlik seslenişlerdir.

Ne, ‘Berlin’de Hâkimler Var’ ne de ülkemizde adalet kavramı için söylenen ‘Senden Büyük Allah Var’ sözlerini söyletmeyecek İdarecilere sahip olmayı dileyelim.

Saygılarımla.                         

Not: Rahmetli Belediye Başkanı’mız Muzaffer Gönen’den sonra, ikinci defa Ödemiş Belediye Başkanlığı şerefine halkımızın lâyık gördüğü, Mahmut Badem Kardeşimi can-ı gönülden tebrik eder, Cenab-ı Allah’tan hayırlı hizmetler niyaz ederim.

2 – Bir parantez de iki Mehmet’leri açmak isterim. Demokrat Parti adaylığını kabul edip, biz demokratları öksüz bırakmadığı için Kardeşim Mehmet Özkan’a teşekkürlerimi;  bir de kendisini ilk Ödemiş’e geldiğinde; gazetemiz Yerel Güç’ün idare binasında tanıma şerefine nail olduğum beyefendi insan, genç politikacı Mehmet Yılmazer’i medeni cesaretinden dolayı kutlar, bundan sonraki gerek meslek hayatında, gerekse siyasette başarılar dilerim. Bu çocuk, çok şeyi hak ediyor. R.G.